İspanya, Bosna Hersek, Belçika,
Estonya ve Ermenistan gibi rakiplerin olduğu bir grupta ilk ikiye
girememiş olmak, normal karşılanabilir mi?
Bulunduğumuz durumu normal karşılamak doğru olmaz. Avrupa
Şampiyonası’ndaki kötü oyun, ama başarılı
sonuçlar, bizleri yanıltan en önemli etkenlerdi. Her
maçı çok rahat kazanabileceğimizi düşünmek, en
büyük hatamızdı. Bugüne geliş noktasında Estonya ve
Bosna gibi maçlardaki puan kayıpları etkin rol oynamış gibi
görünse de, A Milli Takımımız’ın İspanya
maçlarında kaybedilen puanlara üzülmesi gerekirdi.
Hedefi çok yukarıda tutmayı beceremediğimiz bir
süreç yaşadık. Bu maça gelirken, Bosna’nın
galibiyeti, sonucu zaten belirlemişti. Belçika, yeni hocasıyla
birlikte hiç iddiası olmadığı bir karşılaşmada, bizden
çok üstün oynamasa da, skor avantajını eline
geçirdi.
- Başarısızlığın sorumlusu kim? EURO 2008’de üçüncü olan takım, nasıl bu hale geldi?
Hocamızın her zaman söylediği bir laf vardı;
“Başarısızlık halinde tek sorumlu benim” derdi. Ama bunun
yanında futbolcu kadrosu, federasyon, hatta Başkan da üzerine
düşeni almayı bilmeli. Aslında iyi bir kadromuz var. Ama bunun
yerleşimindeki hatalar neticesinde bugünkü durumdayız. Avrupa
kupaları, lig maçları ve milli takımın bu tip maçlarını
Türk futbolunda kaldırabilecek oyuncu sayısının azlığının
neticesini görüyoruz. Kısa süreli bel bağladığımız
oyuncularla belli bir istikrar yakalayamayız.
- Bundan sonraki süreçte neler olmalı? Yeni bir
yapılanma gerekli mi? Fatih Terim’in görevi bırakma kararı
yeni yapılanmayı nasıl etkiler?
Tüm sorumluluğun kendisinde olduğunu söylemişti hocamız.
Çok başarılı geçen bir Avrupa Şampiyonası’ndan
sonra gelinen noktada, Futbol Federasyonu’nun tavrı da
önemli. Ya hocayla uzun süreli istikrarlı bir çalışma
içerisine girilmeliydi ya da böylesine başarısız bir
tabloda, "Başarısızlık olursa bu sorumluluk bana aittir" diyen sayın
hocamız bir karar vermeliydi. Nitekim gereğini yaptı. Ermenistan
maçı bir oynansın, genel görüntüyü
çizip, ne olması gerektiğini daha rahat söyleyebiliriz.
- Dünya Kupası’na giden son kadroda siz de vardınız. 2006
ve 2010 finallerini kaçırdık. Bu durum Türk futbolunun
geleceğini nasıl etkiler?
Türk futbolu olarak kazanılan maçlarda eksiklerimizi
göremeyişimiz en büyük hatamız. Yazımın içinde
bahsetmeye çalıştığım gibi, EURO 2008’deki kötü
oyun ama yakalanan unvan, bazı gerçekleri görmemizi
engelledi. Çok uzun süre uygulayabileceğimiz bir sistem
yok. Günün şartlarına göre oluşan şablonlarla oynuyoruz.
Dünyanın hiçbir yerinde tek yönlü oyun sistemleri
yok ama en azından istikrarlı oyuncuların çok fazla sayıda
olduğu bir milli takım yaratmalıyız. Araya da serpiştireceğimiz
yetenekli oyuncularla başarıyı uzun süreli hale getirebilir.
HAKAN ŞÜKÜR / FANATİK
Estonya ve Ermenistan gibi rakiplerin olduğu bir grupta ilk ikiye
girememiş olmak, normal karşılanabilir mi?
Bulunduğumuz durumu normal karşılamak doğru olmaz. Avrupa
Şampiyonası’ndaki kötü oyun, ama başarılı
sonuçlar, bizleri yanıltan en önemli etkenlerdi. Her
maçı çok rahat kazanabileceğimizi düşünmek, en
büyük hatamızdı. Bugüne geliş noktasında Estonya ve
Bosna gibi maçlardaki puan kayıpları etkin rol oynamış gibi
görünse de, A Milli Takımımız’ın İspanya
maçlarında kaybedilen puanlara üzülmesi gerekirdi.
Hedefi çok yukarıda tutmayı beceremediğimiz bir
süreç yaşadık. Bu maça gelirken, Bosna’nın
galibiyeti, sonucu zaten belirlemişti. Belçika, yeni hocasıyla
birlikte hiç iddiası olmadığı bir karşılaşmada, bizden
çok üstün oynamasa da, skor avantajını eline
geçirdi.
- Başarısızlığın sorumlusu kim? EURO 2008’de üçüncü olan takım, nasıl bu hale geldi?
Hocamızın her zaman söylediği bir laf vardı;
“Başarısızlık halinde tek sorumlu benim” derdi. Ama bunun
yanında futbolcu kadrosu, federasyon, hatta Başkan da üzerine
düşeni almayı bilmeli. Aslında iyi bir kadromuz var. Ama bunun
yerleşimindeki hatalar neticesinde bugünkü durumdayız. Avrupa
kupaları, lig maçları ve milli takımın bu tip maçlarını
Türk futbolunda kaldırabilecek oyuncu sayısının azlığının
neticesini görüyoruz. Kısa süreli bel bağladığımız
oyuncularla belli bir istikrar yakalayamayız.
- Bundan sonraki süreçte neler olmalı? Yeni bir
yapılanma gerekli mi? Fatih Terim’in görevi bırakma kararı
yeni yapılanmayı nasıl etkiler?
Tüm sorumluluğun kendisinde olduğunu söylemişti hocamız.
Çok başarılı geçen bir Avrupa Şampiyonası’ndan
sonra gelinen noktada, Futbol Federasyonu’nun tavrı da
önemli. Ya hocayla uzun süreli istikrarlı bir çalışma
içerisine girilmeliydi ya da böylesine başarısız bir
tabloda, "Başarısızlık olursa bu sorumluluk bana aittir" diyen sayın
hocamız bir karar vermeliydi. Nitekim gereğini yaptı. Ermenistan
maçı bir oynansın, genel görüntüyü
çizip, ne olması gerektiğini daha rahat söyleyebiliriz.
- Dünya Kupası’na giden son kadroda siz de vardınız. 2006
ve 2010 finallerini kaçırdık. Bu durum Türk futbolunun
geleceğini nasıl etkiler?
Türk futbolu olarak kazanılan maçlarda eksiklerimizi
göremeyişimiz en büyük hatamız. Yazımın içinde
bahsetmeye çalıştığım gibi, EURO 2008’deki kötü
oyun ama yakalanan unvan, bazı gerçekleri görmemizi
engelledi. Çok uzun süre uygulayabileceğimiz bir sistem
yok. Günün şartlarına göre oluşan şablonlarla oynuyoruz.
Dünyanın hiçbir yerinde tek yönlü oyun sistemleri
yok ama en azından istikrarlı oyuncuların çok fazla sayıda
olduğu bir milli takım yaratmalıyız. Araya da serpiştireceğimiz
yetenekli oyuncularla başarıyı uzun süreli hale getirebilir.
HAKAN ŞÜKÜR / FANATİK